Merkez Bankası, Hazine karşı taraflı TL Kur Korumalı Mevduatları (KKM) vadesi geldiğinde dövize dönüp, ertesi gün TCMB karşı taraflı dövize dayalı Kur Korumalı Mevduata dönüştüren bankaları sözlü olarak uyardı. İşlemlerin günlük spot döviz talebini artırdığı, devamı halinde “bu yolla yapılan işlemlerin TL dönüşüm payına sayılmayacağı” belirtildi. Bazı bankalar, yüzde 11,5’a inen ve maliyet avantajı yaratan TL KKM’yi düz vadeli mevduata dönüştürdüğünde ödeyeceği yüzde 30 faiz yerine yüzde 20’lerde faiz ile döviz KKM’ye yönlendirmeyi tercih ediyordu. Bankalar böylelikle yüzde 13’lere düşmek zorunda kalan kredi faizine rağmen yüzde 22’lerde olan kaynak maliyetlerinin daha da yükselmesini engellemeye çalışıyordu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, bankalara KKM işlemleri ile ilgili yeni bir uyarı yaptığı belirtiliyor.
Merkez Bankası’ndan bankalara iletilen “sözlü uyarı”da, bazı bankaların Hazine karşı taraflı Kur Korumalı Mevduat’tan çıkan yatırımcıların TL’si ile Döviz aldırdığı, ertesi gün bu döviz ile Merkez Bankası’nın sağladığı Dövizli Kur Korumalı Mevduat ürünlerine geçtiği ifade edildi.
Bunu yapan bankaların TCMB tarafından uyarılarak, “Bu işlemlerin tespiti halinde bu işlemlerin TL dönüşüm payına sayılmayacağı” söylendiği vurgulanıyor.
Bankalar açısından Hazine karşı taraflı Kur Korumalı Mevduat ürünü, Merkez Bankası fonlaması haricinde en ucuz kaynak toplama yöntemi haline gelmişti. TL’si olanların Hazine ile yaptıkları KKM işlemlerinde “politika faizi +3 puan” olarak belirlenmiş olan faiz, son faiz indirimi sonrası yüzde 11,5 seviyesine kadar geriledi.
Düşük getirisi nedeniyle mevduat sahiplerinin önemli bir bölümü vadesi geldiğinde ürünü yenilemeyi tercih etmiyor.
Bankalar, zaten TL yatırımcısı olan bu mevduat sahibine düz vadeli mevduata geçmesi halinde yüzde 28-32 arasında faiz vermek zorunda kalıyor.
Merkez Bankası, 26 Ocak tarihinde yaptığı düzenleme ile, döviz karşılığı yapılan Kur Korumalı Mevduat işlemlerinde faiz sınırını kaldırmıştı. Bunun üzerine döviz KKM faizleri yükselerek bankadan bankaya değişmekle birlikte, yüzde 20’ler çevresine oturmuştu.
Dolayısıyla bazı bankaların, yüzde 30’larda yüksek faizli TL mevduat maliyetine katlanmak yerine, müşterilerini kendilerine maliyeti yüzde 20’lerde olan Merkez Bankası karşı taraflı KKM işlemlerine yönlendirdiği vurgulanıyor.
Son faiz indirimi sonrasında bankaların müşterilerine kredi verirken uygulayabildikleri faiz oranı yüzde 13’lere kadar indi. Ancak yükselen mevduat faizleri ve menkul kıymet yükümlülükleri de dikkate alındığında, bankaların paçal maliyetleri yüzde 22’ler civarına geliyor. Bu ortamın yarattığı negatif faiz marjı, tüm bankaları yeni yöntem bulmaya itiyor. Bu yöntem de, bankaların paçal maliyetini nispeten daha düşük tutmak için kullanılmış oluyor.
Ancak vadesi gelen TL KKM’nin gün içinde dövize dönülmesi, kuru döviz akım ve talebini yöneterek tutmayı amaçlayan Merkez Bankası’nı zorluyor. Burada yaratılan günlük döviz talebinden rahatsızlık duyan TCMB’nin uyarısının perde arkasında ise bu gerekçenin yattığı söyleniyor.
Merkez Bankası bankalara ayrıca, bilançolarındaki TL ağırlığını yüzde 50 ve yüzde 60 sınırlarının üzerine çıkarmaması halinde ek menkul kıymet tutma yükümlülüğü getirmişti. Faizi enflasyonun çok altında olan bu tahvilleri tutmak istemeyen bankalar, ellerindeki döviz mevduatlarını TL cinsi enstrümanlara dönüştürmek için farklı yollar denemeye başlamıştı. Kur Korumalı Mevduat ürünleri, bu dönüşümün sağlanmasının en önemli parçalarından birini oluşturuyor.
Dolayısıyla Merkez Bankası, yaptığı uyarıyla bu yolu tercih eden bankalara “döviz talebi yaratan bu harekete devam edildiği taktirde, bankanın maliyeti düşse de yaptığı işlem TL dönüşümü sayılmayacağı için menkul kıymet tutma yükünü azaltmayacağı mesajını vermiş oluyor.
Kaynak: Bloomberg HT