6 Şubat 2023 deprem felaketleri Türkiye’nin 11 ilinde çok fazla can kaybı ve büyük bir hasar yaratırken, halen acısı ve ekonomik etkileri sürüyor. 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 25. yıldönümünün hemen öncesinde, uzmanların yıllardır uyarıda bulunduğu olası İstanbul depremine yönelik tedirginlik sürüyor.
Türkiye nüfusunun yüzde 18’inden fazlasının yaşadığı, gayrisafi yurt içi hasıladan (GSYH) yüzde 30,4 pay alan İstanbul’da olası deprem felaketine yönelik kurumlar nasıl önlemler alıyor?
Merkez Bankası’nın önlemlerini hafta başında Türkiye’ye Nasıl Bir Ekonomi gazetesi yazarı Maruf Buzcugil duyurmuştu.
Bloomberg’den Uğur Yılmaz’ın haberine göre, merkezleri İstanbul’da bulunan bankalar da önlemlerini alıyor. Nisan ayında Denizbank, genel merkezinin bulunduğu binayı 350 milyon dolardan fazla bir bedelle satın aldığında, bu işlem bankanın İstanbul’un en pahalı bölgesindeki yerini sağlamlaştırdı.
34 katlı görkemli kulenin sözleşmesi henüz tazeyken, aynı banka başka bir şehirde alternatif bir yer arayışına da başlamıştı. Bunun nedeni iş stratejisindeki değişiklik olmazken, İstanbul’da beklenen olası deprem oldu.
Depremler öngörülemeyen doğal olaylar olurken, kaçınılmaz olan bu doğa olayı için uzmanlar İstanbul’da bir depremin meydana gelmesinin an meselesi olduğunu söylemeye devam ediyor.
2023’te ülkenin güneydoğusunda yaşanan yıkım ve yeterince hazırlıklı olunmadığı eleştirileri sonrasında, bankalar acil durum planlarını hazırlamaya başladı.
Bankalar gölge ekipler kuruyor
Başkent Ankara bu konuda öne çıkarken, gölge ofislerde ekipler kurularak, olası bir felaket durumunda bankacılık hizmetlerinin devamlılığını sağlanmaya çalışılıyor.
Dubai merkezli Emirates NBD’ye ait olan Denizbank haricinde, İspanyol BBVA’nın Türkiye’deki bankası Garanti, Katarlı QNB Finansbank ve kalkınma bankası TSKB de yedek planlar üzerinde çalışıyor.
İstanbul, Türkiye’nin kuzey bölgesinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hemen kuzeyinde yer alırken, Ankara, iki büyük fay hattı arasında ve riskli bölgelerden uzakta bulunuyor.
Türkiye’deki sanayi tesislerinin yüzde 40’ı İstanbul’da
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı raporuna göre, petrokimya, otomotiv ve tekstil üretimi de dahil olmak üzere, Türkiye’deki sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 40’ı İstanbul’da yer alıyor.
Yaklaşık 16 milyon nüfuslu şehir ve çevre iller, aynı zamanda küresel tedarik zinciri için bir merkez olurken, İstanbul’un incisi Avrupa ve Asya’yı ayıran Boğaz, Rusya-Ukrayna savaşı sırasında Karadeniz ülkelerinden petrol ve tahıl yüklü gemiler için tek geçiş yolu oldu.
Beklenen depremin büyüklüğü ne?
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden Prof. Nurcan Meral Özel, “İstanbul’un Türkiye’nin sanayisindeki kritik rolü göz önüne alındığında, olası bir depremde yaşanacak kayıpların değerlendirilmesi ve sanayi deprem risk yönetimi planlarının ulusal, yerel ve işletme düzeylerinde gecikmeden uygulanması gerekiyor” dedi.
Kandilli Enstitüsü, tarihsel verilere dayanarak yaptığı hesaplamalarla, 7,33 büyüklüğünde bir depremin İstanbul’da beklendiğini belirtiyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise 7,5 büyüklüğünde bir depreme hazırlanıyor ki bu depremin şiddeti 6 Şubat depremlerinden biraz daha küçük bir büyüklük oluyor.
Bankalar ne önlemler aldı?
Bloomberg kaynaklarına göre, Denizbank’ın İstanbul yönetimi, her birimden bir personelin Ankara’da bulunmasını talep ederken, başka bir kaynak da başkente taşınmak isteyenlerin teşvik edilmesinin planladığını belirtti. Denizbank, “İstanbul’u etkileyebilecek olası bir deprem sonrasında bankacılık hizmetlerimizin kesintisiz devam etmesini sağlamak amacıyla İstanbul genel merkezimizin daha küçük bir versiyonunu oluşturuyoruz” açıklamasını yaptı.
QNB Finansbank da genel merkez ekiplerini Ankara’da yedeklediğini ve tüm şubelerin ve banka binalarının depreme dayanıklı olmasını sağladığını belirtti.
TSKB bazı personelini Ankara’da kiralanan bir ofis alanına taşırken, konuyla ilgili yorum yapmadı.
Kaynakların verdiği bilgilere göre, Garanti BBVA, veri merkezini ve genel merkezinin bir kısmını taşırken, bankadan yapılan açıklamada, “Tedarikçiler, tesisler ve insan kaynaklarının bir kısmının deprem bölgesi dışında yedeklediği” belirtildi.
Felakete hazırlık için alınan tedbirler, ne yapıldığını olduğu kadar, neyin yapılmadığını da gözler önüne serdi.
İş dünyası çatı örgütleri olası deprem için ne diyor?
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’a göre, tüm işletmelerin ve sanayilerin de planlama konusunda adım atmaları gerekiyor. Bu, şehirdeki tüm sanayi tesislerinin kontrol edilmesinden sonra, tesislerin daha depreme dayanıklı hale getirilmesini de içeriyor.
Bahçıvan, geçen yıl Türkiye’de yaşanan felaketlerden sonra, İstanbul’un büyük ilçelerindeki sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 80’inin 1999 öncesinde, yani ülkenin bina yönetmeliklerini revize etmeden önce inşa edildiğini söyledi.
Türkiye’nin en büyük işveren grubu TÜSİAD’ın 2021 raporu, sanayiler arasındaki koordinasyonun yetersiz olduğunu ortaya koyarken, küçük ve orta ölçekli (KOBİ) işletmelerin düşük farkındalık ve düşük sigorta kapsamı ile öne çıktığını belirtti.
Yaklaşık 25 bin 000 üyesi bulunan İSO’nun Başkanı Bahçıvan, yazılı cevabında, “İstanbul’un ulusal ekonomideki ağırlığı ve olası bir depremin senaryo analizi göz önüne alındığında, beklenen riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmek hayati önem taşıyor. Eğer harekete geçmezsek, maalesef ülke olarak hepimiz bedelini ödeyeceğiz” dedi.
Olası zarar ne boyutta olur?
Sigortacılık sektöründen üst düzey bir yöneticinin tahminine göre, olası İstanbul depreminin, ekonomiye 300 milyar dolarlık bir darbe, yani gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 27’sine denk bir zarar olması bekleniyor. Bu, 6 Şubat felaketlerinin üç katın daha fazla bir zarar anlamına geliyor.
Sigorta şirketleri tarafından karşılanacak miktar 25-30 milyar dolar arasında tahmin edilirken, bilgiyi veren kaynak, depremle ilgili hassasiyet nedeniyle kimliğinin açıklanmasını istemedi.
İstanbul depremlerinin tarihte yeri
İstanbul, tarihte de deprem riski altında olurken, kayıtlarda Osmanlıların şehri almasından kısa bir süre sonra 1509 yıl yazında İstanbul’da güçlü bir deprem meydana geldiğini yazıyor.
Binlerce insanın yıkılan binaların altında kaldığı ve hayatını kaybettiği belirtilen kaynaklarda, 1766’da başka bir güçlü deprem de minarelerini yıkarak Sultanahmet Camii’ni harabeye çevirdi.
Daha yakın bir geçmişte, İstanbul’a yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki İzmit’te 25 yıl önce meydana gelen yıkıcı bir deprem (17 Ağustos 1999), bölgede 17 binden fazla insanın ölümüne yol açarken, 2001 krizini de tetikledi. 2002’de de iktidarın değişmesine zemin hazırladı.
Dünyada deprem riski olan bölgeler
İstanbul’da riskler dünyadaki diğer deprem bölgelerinden pek farklı olmazken, Japonya iyi hazırlanmış görünürken, 2011 Tohoku depreminde tetiklenen tsunami ile nükleer bir erime oluşunca 15 binden fazla can kaybı oldu.
Los Angeles, San Francisco ve San Diego, uzmanların “Büyük Deprem” olarak adlandırdığı güçlü bir depremin ne zaman meydana geleceğinin değil, sadece ne zaman olacağının sorulduğu San Andreas Fay Hattı’na tehlikeli şekilde yakın duruyorlar.
İstanbul’un acil yenilenmesi gerçeği
6 Şubat 2023’te Türkiye’nin 11 şehrini harap eden iki büyük deprem, 50 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu ve İstanbul’daki aciliyeti yeniden gözler önüne serdi.
Muhalefetin eleştirileri arasında, konut altyapısının depremlere dayanıklı şekilde olmadığı bulunurken, iktidarın inşaata olan yoğun ilgisine bakıldığında Türkiye kaynaklarını eski yapı stokunu yenilemeye değil, yeni projeler geliştirmeye odakladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a göre, hükümet tehlikenin farkında ve geçen hafta İstanbul’da yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İstanbul için deprem hazırlığı en acil öncelik. Bu da binaların güçlendirilmesini içeriyor. İstanbul’da potansiyel bir deprem bekleniyor, ancak onu beklemeyeceğiz, bekleyemeyiz. Bazılarının yaptığı gibi bu gerçeğe göz yummayacağız.”
Maliyetlerin yanında sosyal süreçler de zorluyor
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kurum’u belediye seçimlerinde yense de risk altındaki binaların dayanıklı hale getirilmesi için 20 milyar dolarlık bir maliyete ihtiyaç duyuyor.
Dünya Bankası’nın Türkiye için daha geniş tahmini ise 6,7 milyon konut birimini güçlendirmek veya yeniden inşa etmek için 465 milyar dolar maliyet gerektiği şeklinde oldu.
Sorun sadece parayla ilgili değil. İstanbul, yoğun nüfuslu ve çok katlı apartmanlarla dolu bir şehir olduğundan, her birinin farklı sahipleri de olduğu düşünülünce, bu da binaları yenilemek için anlaşma sağlamayı zorlaştırıyor. Ekonomik sıkıntılar ve yüksek enflasyon döneminde, bu durum maliyetin yanı sıra, zorluğu da artırıyor.
500 bin den fazla insan, dere yatakları gibi zeminlerde yaşıyor. 1999 öncesi yapılar, birçoğu standart altı malzemelerle inşa edildiğinden, yüksek risk taşıyor.
“Büyük İstanbul Depremi’ne hazır olunduğunu söylemek çok zor”
Kandilli Enstitüsü’ne göre, “İstanbul’daki bir sonraki depremde yaklaşık 40 bin bina “ağır hasar” görebilir. İstanbul’daki tüm binaların yaklaşık yüzde 12’sinde büyük can kaybı yaşanabilir.”
İSO Başkanı Bahçıvan, “Gerçekçi olalım, bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un bilim dünyasının beklediği ‘Büyük İstanbul Depremi’ne hazır olduğunu söylemek çok zor. Eğer bu coğrafyada yaşıyorsak, bu konuyu en temel, en önemli potansiyel sorun olarak görmek zorundayız” diye vurguluyor.