200 bin kişiye ekmek kapısı olan bankalar gelir ve vergi konusunda Türkiye’nin en önemli kurumları. Bankaların önemli bir kısmında çalışanlar mutlu ve dolgun ücret ile birlikte her türlü sosyal imkanlara sahip zannedilir.
Pek çok kişinin çocukluk hayalindeki meslektir bankacılık… Dışarıdan bakıldığında, mesleğin içinde olmayanlar için rahat meslektir. Aydınlık, ferah ve tertemiz şubeler tam çalışılacak yerler diye düşünür insanlar. Tabii ki bankacı denince şık giyimli ve dolgun maaşa sahip bireyler gelir akla.
Maalesef durum göründüğü gibi değil. Bankacılar, çalışma koşulları ve maaşlar konusunda bir hayli dertli…Bir dokun bin ah işit durumunda. Sosyal medyadan bankacılara maaş durumlarını yazmalarını istedim. Yüzlerce mesaj geldi. Tabii ki sadece maaş değil çalışma şartlarının ne kadar ağır olduğunu ve pandemi döneminde durumun gittikçe ağırlaştığını dile getirdiler.
Bankalar bu kadar yüksek karlar açıklarken herhalde çalışanlarını aç bırakacak değil ya diye düşündüm. Üniversiteyi bitirmiş büyük hayallerle bankacılık mesleğine başlamış gençler iyi maaş alıyordur diye tahmin ettim… Halbuki durum aslında öyle değil. Bankacıların aldıkları maaşlar günümüz şartlarında yoksulluk sınırının altında. Hatta alt düzeylerde açlık sınırının altında. Asgari ücret 4.250 TL olarak açıklandıktan sonra pek çok bankacının maaşı asgari ücretin altında kalırken 10 yıllık bankacılar ise ancak asgari ücret kadar maaş almaktalar. Asgari ücretteki % 50’lik artış oranı bütün bankacılar için en kısa sürede uygulanmalıdır.
Yüksek karlar açıklayan ve karlarını her sene katlayan bankalar, iş maaş zammına gelince çalışanlarına karşın maalesef oldukça cimri. Banka üst yönetimlerinin her zaman bir bahanesi vardır; ya ekonomi kötüdür, ya da herkes eleman çıkartıyorken senin hala çalışıyor olman bir lütuftur. Tabii ki en büyük neden işsiz üniversite mezunları…İnsan kaynağı bol olunca (500 bin işsiz İİBF mezunu ve bir o kadarda diğer bölüm mezunları) bankaların elini güçlendirmekte. Bankacılıkta iyi para kazanmak sadece en tepedeki birkaç pozisyonla sınırlı. Diğerlerinin kazancıyla ise günümüz Türkiye’sinde geçinmek zor.
Bankacılık sektöründe pek çok unvan grubu var. Her bankada bu unvanlar farklı isimlerle adlandırılmakta. Bankalarda çok farklı maaş skalası var. Bankada unvanı hak edip farklı unvanda çalışan personeller arasında farklı maaşlar söz konusu. Maaşlarda kıdem, İstanbul tazminatı vb. faktörler etki etmekte. Kısacası maaş konusunda işin içinden çıkmak zor.
Genel olarak bankacıların bana bildirdiği maaş rakamlarına baktığımızda;

*Yemek ücretleri hariçtir.
Maaşlara baktığımızda çoğu yeni mezun bankacı ancak ailesinin yardımı ile finansal olarak ayakta durabilir. Üst unvan gruplarına baktığımızda ülkemizdeki enflasyon ve hayat pahalılığını göz önüne alırsak aldıkları rakamlar gülünç… Ev kirası, mutfak masrafı, yol parası, çocukların giderleri, kıyafet parası vb. hesapladığınızda bu maaşlarla geçinmek imkansız.
Bankacıların dile getirdiği bir diğer sorun ise çalışma şartları. Yazmakla bitmeyecek kadar. Bir başka bankadan transferle gelen aynı unvandaki kişiyle hatta kendi şubenizdeki aynı unvandaki kişiyle farklı maaşlar alırsınız. Bankacıların sosyal hayatı yok denecek kadar azdır. Evliyseniz eşinizi az görürsünüz. Eve geç gelirsiniz ve o kadar yorgun olursunuz ki, ancak yatmaya vaktiniz kalır. Çocuğunla hafta içi hiç zaman geçirmeden haftayı kapatmak zorunda kalan birçok bankacı vardır. Hamilelik sonrası da sorunludur, öyle yasal hakkınız olan süt iznini gönül rahatlığı ile kullanamazsınız.
Bankalarda istediğiniz aylarda yıllık izin almak zordur. Hele hele gün içinde ise izin imkansızdır. Bazı yöneticilerin tutumları ise bir başka sorun. Kimi şubelerde akşam şube müdürü çıkmadan bankayı terk edemezsiniz. Cumartesi veya Pazar günü işe çağrılabilirsiniz.
Bir zamanların gözde mesleği olan bankacılık, ne yazık ki günümüzde yönetimlerin çalışanlarına karşı son derece olumsuz davranışlarla anıldığı bir sektör halini aldı. Çalışanların en çok mobbing şikâyetinde bulunduğu bu sektör, günümüzde ağır satış baskısı ve stres altında çalışılan, hatta psikolojik rahatsızlıkların yanında kalp krizi, beyin kanaması gibi ciddi rahatsızlıklara maruz kalınabilen bir çalışma alanı haline dönüştü.
Bankacıların çalışma şartları ve maaş konusunda bu işkolunda örgütlü sendikalara büyük görev düşmektedir. Bankacılık ve Finans sektöründeki sendikalı çalışan sayısı 100 bin kişi civarında. Toplu iş sözleşmelerinde sendika yöneticileri kendi koltuklarından çok çalışanların haklarını korumalıdır. Ayrıca banka üst yönetimlerinin acilen toplanıp bankacıların maaşlarında ek iyileştirmeleri yapmak zorundadırlar. Kamu bankalarında çalışanları için ek protokol düzenlenmelidir. Aksi takdirde bu maaşlarla bankacılık sektöründe çalışacak insan gücü bulmak zorlaşacaktır.
Sözün kısası çalışanların pek çok sorunu olduğu bu ülkede ‘bankacı olmak gerçekten zor’…
Kurtuluyorum çok şükür Şubat’ta istifa edeceğim.Sektörde çalışılacak durum kalmadı maalesef.17 yıllık bankacıyım keşke hiç girmeseydim bu mesleğe.Gençler gidin sanayide teknik bir işte çırak olarak başlayın işinizin sahibi olun ileride.Aman ha bankacı olmayın.Beyaz yakalı kıravatlı kölesiniz.
1 aralıkta istifa ettim, 16 yıllık bankacıydım. Banka sanki bir uyuşturucu, alkol gibi kötü bir alışkanlık sizi içine hapsediyor ve size verdiği tek mutluluk sağlık güvencesi. Köleden hiçbir farkınız yok. Zaten gelecekte bankacıya da ihtiyaç yok, onlar atmadan biz kaçalım, Allah kalanlara sabır ve kurtulma imkanı versin
Yarin 3. Mulakatim var. Yeni mezunum bu kadar mi kötü diyorsunuz?