Hepimizin bildiği üzere mevcut hükümet, ekonomi politikası bağlamında yaklaşık 2 yıldır “Türkiye Ekonomi Modeli”ni uyguluyor. Son değişikliklerle uyguluyordu demek belki de daha doğru olacaktır.
Hükümetin uygulamakta ısrarcı bir tavır sergilediği “Türkiye Ekonomi Modeli”’nin temel hedefi cari işlemlerde fazla vermekti. Enflasyonun da bu şekilde kademeli olarak düşeceğine inanılıyordu. Bu yaklaşım iktisatçılar tarafından kabul görmediği gibi gelinen noktada da tablo çok da haksız olmadıklarını göstermekte.
Bu süreçte “ortodoks” ve “heteredoks” iktisat politikaları çok gündem oldu. Bu yazımda bu kavramların ne anlama geldiği hangi politikanın neyi amaçladığını açıklamaya çalışacağım.
İktisat politikası uygulamaları yaklaşım şekli açısından literatürde iki grupta toplanıyor: Ortodoks politikalar, heterodoks politikalar.
Dinsel açıdan anlamlarını göz ardı ederek Ortodoks, Yunanca orthos yani “doğru” ve doxa yani “öğreti, inanç” sözcüklerinin birleşiminden oluşan doğru inanç anlamına gelen bir kelimedir. Ortodoks uygulamalar ekonomide geleneklere, genel kabul görmüş görüşlere bağlı olan uygulamalardır. Genel kabul görmüş uygulamalardan oluşan ekonomi politikasına da Ortodoks Ekonomi Politikası denir. Heterodoks ise Yunanca heteros yani “farklı” ve doxa kelimelerinin birleşiminden türetilmiş ve farklı inanç anlamına gelen bir kelimedir. Ekonomide geleneksel görüşlerin ve yaklaşımların dışında kalan uygulamaları ifade etmektedir.
Ortodoks iktisat politikası, klasik iktisat teorilerine dayanan ve genellikle piyasa mekanizmalarına güvenen bir ekonomik politika yaklaşımı sergiler. Bu yaklaşım, serbest piyasa ekonomisini ve özel mülkiyetin korunmasını önemseyen bir anlayışı benimser.
Ortodoks iktisat politikasının temel özellikleri şunlardır:
- Serbest Piyasa: Ortodoks iktisat politikası, ekonomik faaliyetlerin serbest piyasa mekanizmaları aracılığıyla düzenlenmesini destekler. Arz ve talep koşullarının fiyatlar üzerinde belirleyici olduğuna inanır.
- Özel Mülkiyet: Ortodoks iktisat politikası, özel mülkiyet haklarının korunmasını ve teşvik edilmesini önemser. Özel mülkiyetin güvence altına alınması, ekonomik faaliyetlerin teşvik edilmesi, yatırımların artması ve verimlilik kazançları elde edilmesi amacıyla gereklidir.
- Düşük Devlet Müdahalesi: Ortodoks iktisat politikası, devletin ekonomiye mümkün olduğunca az müdahale etmesini savunur. Serbest piyasa koşullarının ekonomik etkinliği artıracağına inanır ve devletin ekonomik kararları yönlendirmek yerine, piyasanın işleyişine güvenilmesi gerektiğini savunur.
- Para Politikası: Ortodoks iktisat politikası, fiyat istikrarının sağlanması için para politikasının önemli bir araç olduğunu vurgular. Enflasyonun düşük tutulması, para arzının istikrarlı olması ve para biriminin değerinin korunması hedeflenir.
- Maliye Politikası: Ortodoks iktisat politikası, maliye politikasının dezenflasyonist ve disiplinli olmasını önerir. Bütçe açıklarının ve kamu borcunun kontrol altında tutulması, vergi politikalarının etkin kullanılması ve kamu harcamalarının sürdürülebilir düzeyde tutulması önemli hedefler arasındadır.
Ortodoks iktisat politikası, temel olarak klasik iktisat teorilerine dayanır. Klasik iktisatçılar, ekonomik faaliyetlerin serbest piyasa koşullarında gerçekleşmesi durumunda en etkin sonuçların elde edileceğine inanır. Bu yaklaşımın önde gelen temsilcileri Adam Smith, David Ricardo ve Jean-Baptiste Say’dır.
Ortodoks iktisat politikasına da bazı eleştiriler getirilmektedir; serbest piyasanın belirli piyasa başarısızlıkları ve gelir eşitsizliği sorunlarına yol açabileceği ileri sürülürken, diğer eleştiriler ise devletin ekonomideki düzenleyici ve düzeltici rolünün önemini vurgulamaktadır.
Heterodoks iktisat politikası ise, geleneksel ortodoks iktisat teorilerinin dışında kalan alternatif bir yaklaşımı ifade eder. Heterodoks iktisatçılar, serbest piyasa mekanizmasının eksikliklerine ve toplumsal sorunlara dikkat çekerler. Bu nedenle, heterodoks iktisat politikası, devlet müdahalesini ve aktif politika araçlarını vurgular.
Heterodoks iktisat politikasının bazı temel özellikleri şunlardır:
- Devlet Müdahalesi: Heterodoks iktisat politikası, devletin ekonomiye aktif bir şekilde müdahale etmesini savunur. Bu müdahale, piyasa başarısızlıklarını düzeltmeyi, gelir eşitsizliğini azaltmayı ve sosyal adaleti sağlamayı amaçlar. Devletin rolü, kamu harcamaları, gelir dağılımı politikaları, endüstri politikaları, düzenleyici tedbirler ve istihdam politikaları gibi alanlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar.
- Gelir Eşitsizliği ve Sosyal Adalet: Heterodoks iktisat politikası, gelir eşitsizliğinin ve sosyal adaletsizliğin eleştirisini yapar ve bu sorunları çözmek için politika önlemleri önerir.
- Ekonomik Çeşitlilik: Heterodoks iktisat politikası, ekonomik çeşitliliğin teşvik edilmesini ve endüstriler arasında denge sağlanmasını önemser. Monopol güçlerin önlenmesi, rekabet politikaları, yerel ekonomilerin desteklenmesi ve küçük işletmelerin güçlendirilmesi gibi politika önlemleri heterodoks yaklaşımın bir parçası olabilir.
- İstihdam Politikaları: Heterodoks iktisat politikası, tam istihdamın sağlanmasını ve işsizlik sorununun çözülmesini hedefler. Aktif istihdam politikaları, kamu istihdamı, eğitim ve beceri geliştirme programları, gelir garantisi gibi tedbirler, heterodoks politika çerçevesinde yer alabilir.
- Çevre ve Sürdürülebilirlik: Heterodoks iktisat politikası, çevresel sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunmasına da önem verir. Ekonomik büyüme ile çevresel sorunlar arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik politika önlemleri, heterodoks politika çerçevesinde değerlendirilir.
Farklı heterodoks iktisat okulları arasında post-keynesyen iktisat, kurumsal iktisat, feminist iktisat, çevre ekonomisi ve gelişme iktisadı gibi yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu okullar, ekonomik politika önerilerinde farklı vurgular yapabilir ve farklı politika araçlarını önerirler.
Görüldüğü üzere ortodoks ve heterodoks iktisat politikaları piyasa rolü, devlet müdahalesi, gelir dağılımı ve sosyal adalet, endüstri politikaları, çevre ve sürdürülebilirlik çerçevesinde farklı yaklaşımlar sergilemekte. Bu farklar, iktisat politikalarının temel felsefi yaklaşımlarında ve politika önerilerinde ortaya çıkmaktadır. Ortodoks iktisat politikası genellikle daha liberal bir yaklaşımı temsil ederken, heterodoks iktisat politikası daha devlet müdahalesini vurgulayan ve sosyal adaleti önemseyen bir yaklaşımı temsil eder. Ancak, her iki yaklaşım da farklı heterojen okulları ve alt akımları içerir ve politika önerileri arasında çeşitlilik gösterebilir.
Bu bilgiler doğrultusunda hükümetin son 2 yıldır uyguladığı ekonomi yaklaşımının Ortodoks bir iktisat politikası olmadığı söylenebilir. Ekonominin başına getirilen yeni ekibin liderinin yaptığı ilk açıklamadaki “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.” cümlesi dikkat çekicidir. Bu açıklamalar yanında yeni kabinenin işe başlaması sonrasında aldığı ve açıkladığı ilk kararlar da tekrar ortodoks politikalara geri dönüşün sinyallerini vermektedir.


