Ekonomist Timothy Ash, CNBC-e canlı yayınında Berfu Güven’in sorularını yanıtladı.
Ash’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Fed’in faiz indirim kararı çok önemli. 25-50 baz puan görüşleri oldu ama ABD seçimleri çok önemli olacak. Trump bir miktar öne geçmişti, şimdi Harris ivme kazandı ama kim bilebilir. Takip etmek gerekecek. Türkiye’ye kimin seçileceğinin çok büyük etkisi olmaz. Trump’ı belki daha çözmesi kolay bir karakter olabilir. Dünya liderleri Trump’la iyi geçinebiliyorlar. Çok büyük bir önemi olur mu bilemiyorum ancak jeopolitik olarak Türkiye açısından önemli konular var. Trump’ın başkanlığında Ortadoğu hakkında bir miktar endişe duyabilirim. Trump’ın korumacılığı, göçmenler üzerinde duruşu enflasyon üzerinde de etkili. Trump için daha ziyade enflasyon ön planda olacak.
(Fed’in faiz kararı) Piyasalar bunu bekliyordu. Trump’ın başkanlığında enflasyonun nasıl etkileneceği düşünülürken faiz indirimleriyle Harris yönetiminde de azaltmaya gidebilirler.
“Türkiye’de birinci problem enflasyon”
(Merkez Bankası’nın faiz kararı) TCMB’den bu yıl faiz indirimi beklemiyorum. Çünkü enflasyon ön planda. Birinci problem kesinlikle enflasyon. Bence Türkiye’nin şu anda ihtiyacı olan şey enflasyon cephesinde bir şey yapılması. Merkez Bankası indirim kararı verirse piyasa ona göre tepki verecektir. Merkez’in bu kararı geciktireceklerini düşünüyorum. Mali politikalar çok önemli olacak, ortaya bir program konuldu.
“Önümüzdeki birkaç ayda yeni bir paket olabilir”
(Yeni paket bekleniyor mu?) Önümüzdeki birkaç ay içinde bir şeyler olabilir.
Türkiye’deki esas enflasyon meselesine bakmak lazım. Enflasyon şaşırtıcı şekilde iniş de sergileyebilir. Enflasyonun çok net bir şekilde birincil problem olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu zorlu acı verici bir şey de olacaktır. Ama siyasi döngü önemli. Seçimler takiben gelecek. Şimşek de bir politikacı, enflasyonu ne kadar düşürürsek iyi olacaktır diye düşünüyordur.
Türkiye şu anda pahalı bir ülke. Bu da enflasyonla alakalı. Ancak uzun vadede döviz üzerinden gidersek olduğundan daha değerli olmayacağını söyleyebiliriz. İhracatçılar döviz üzerindeki bu değer artışından şikayet ediyorlar. Üretim, rekabetin artırılması gibi konulara odaklanılabilir. Enflasyonun en çok insanları üzdüğünü görebiliyoruz. Herkes enflasyonu fark ediyor. Yüzde 70’lik bir enflasyonla gerçekten rekabet zor. Ödeme dengesi uygun gibi görülüyor. Cari açık ciddi oranda giderildi, döviz rezervleri artmış durumda.
“Yabancı yatırım için güven ortamı inşa edilmeli”
Yabancı yatırımcı için güven ortamının sağlam inşa edilmesi gerekiyor. Yüksek faiz oranları, dezenflasyon meselesi hepsi birbiriyle bağlantılı konular. Yabancı portföy tarafı biraz daha bu konuda bir akış gösteriyor. Rezervlerde birikme var, eldeki güveni muhafaza etmek lazım. Şu anda tahvillere şöyle bakıyorlar, yabancı yatırımcıların mutlaka bir şeyleri koklamaya çalıştığını söyleyebiliriz. Faiz oranları düşüncü tahvillere gelecekler diyebiliriz. Yabancı portföy akışlarına bakarsak 20-30 milyar dolarlık tahvil paraları çıktı, nispeten daha düşük 15-20 milyar dolar gibi bekliyoruz. 20 milyar dolarlık akış çok mümkün olmayan bir şey değil. Faiz düştüğü zaman bu miktar Türkiye’ye gelebilir. Türkiye iyi likit piyasalardan biri olarak geri geliyor. Bundan iki yıl önce çok daha toksik bakış açısı görülebilirdi.
(Londra swap kanalları) Önümüzdeki yıl içinde belki açılabilir. Yabancıların TL’ye yatırım yapabilecek ölçekte görebilmeleri lazım. Normalleşme olursa mümkün.
Yerel seçimlerden bu yana rezervler arttı, TL bir miktar değer kazanıyor. Onun için dezenflasyon hikayesi yeniden gündeme gelebilir.”