Dünya genelinde enflasyonla mücadele sürerken, merkez bankaları yılın son çeyreğine temkinli politika duruşlarıyla girmeye hazırlanıyor.
Küresel ekonomide bir süredir ABD’nin gümrük tarifelerinin kısa ve uzun vadeli etkilerine yönelik belirsizlikler merkez bankalarının atacakları adımlarda temkinli davranmasına neden oluyor.
Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD’de tarifelerden kaynaklanan fiyat artışlarının kalıcı olabileceği ve enflasyonist baskıları güçlendirebileceğine yönelik endişeler başta ABD Merkez Bankasının (Fed) atacağı adımlar noktasında belirsizlikleri destekliyor. Söz konusu belirsizlikler diğer büyük ekonomilerin kararları üzerinde de etkili oluyor.
Yılın son çeyreğine girerken merkez bankalarını yoğun bir mesai bekliyor. Ekimde başta Fed olmak üzere, Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve Yeni Zelanda Merkez Bankasının (RBNZ) yanı sıra yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para politikası kararları takip edilecek.
Fed’in alacağı faiz kararı piyasaların odağında
ABD yönetiminin korumacı ticaret tutumu kaynaklı oluşan fiyat artışları merkez bankasının odağında bulunurken, istihdam piyasasında beklentinin üzerinde soğumaya işaret eden veriler Fed’in işini zorlaştırıyor.
Fed eylül ayında beklentiler doğrultusunda politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4-4,25 aralığına çekmiş ve yılın ilk faiz indirimine gitmişti. Fed Başkanı Jerome Powell toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, istihdama yönelik aşağı yönlü risklerin artmasıyla risk dengesinin değiştiğini, bu doğrultuda daha nötr bir politika duruşuna doğru bir adım atmanın uygun olduğuna karar verdiklerini belirtmişti.
Powell, toplantıda 50 baz puanlık bir indirim için ise yaygın bir destek olmadığını aktarmıştı. İş gücü piyasasının zayıfladığını gördüklerini ifade eden Powell, daha fazla zayıflamasına gerek olmadığını ve bunu istemediklerini anlatmıştı.
Ay boyunca Fed yetkililerinin açıklamaları yakından takip edilirken, faiz indirim sürecine ilişkin karışık sinyaller alındı. Fed yetkilileri enflasyon ve istihdama yönelik riskleri değerlendirirken ikiye bölündü. İstihdam piyasasındaki soğumayı daha riskli bulan yetkililer faiz indirimlerini destekleyen açıklamalarını sürdürdü. Tarifeler kaynaklı enflasyon risklerini daha tehlikeli bulan bazı yetkililer ise şahin mesajlar verdi.
Özellikle ekim ayında açıklanacak istihdam ve enflasyon verilerinden alınacak sinyallerin 29 Ekim Çarşamba günü alınacak para politikası kararlarında belirleyici olması bekleniyor.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in ekim ayında 25 baz puan faiz indirimine gideceği öngörülürken, yıl sonuna kadar toplamda 25’er baz puanlık iki indirim yapılacağı fiyatlanıyor.
Analistler, ülkede istihdama ilişkin risklerin azalmasının Fed’in faiz beklentileri üzerinde etkili olmasının öngörüldüğünü belirterek, yıl sonuna kadar 2 faiz indirimi yerine tek faiz indirimine gidilebileceğini, bankanın ekim ya da aralık ayında pas geçebileceğini aktardı.
Öte yandan, ABD’nin komşusu ve önemli ticaret partnerlerinden olan Kanada’da merkez bankasının Fed’in kararı öncesinde açıklayacağı faiz kararı da bu ay takip edilecek merkez bankası kararları içinde yer alıyor.
Japonya’nın politika faizini koruması bekleniyor
Japonya’da BoJ, eylül ayındaki son para politikası toplantısında politika faizini yüzde 0,5’te sabit tutmuştu. Karar 7’ye karşı 2 oyla alınırken, 2 üye faiz artırımına yönelik oy kullanmıştı.
BoJ’un ekim ayında yapacağı toplantıda politika faizini sabit tutması beklenirken, bankanın yıl sonuna kadar 25 baz puanlık bir faiz artırımına gidebileceği tahmin ediliyor.
Bankanın son politika kararında, ülkede temel enflasyonun ekonomik büyümedeki zayıflıktan dolayı durgun seyredebileceği vurgulanarak, temel enflasyonun daha sonra ekonomik büyümenin artmasıyla orta ve uzun vadede hızlanmasının beklendiği belirtilmişti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda 30 Ekim’de BoJ’un politika faizinde 25 baz puan artırıma gitmesi yüzde 56 ihtimalle fiyatlanırken, BoJ’un bu yıl 25 baz puan artırıma gidebileceği ihtimali yüzde 76 seviyesinde bulunuyor.
Bölgede Güney Kore Merkez Bankasının da para politikası kararları takip edilecek. Banka ağustos ayında politika faizini beklentilere paralel olarak yüzde 2,50 seviyesinde sabit bırakmıştı.
Bankanın yayımladığı para politikası duyurusunda, yurt içi ekonomide sınırlı iyileşme görülmesine karşın ABD’nin gümrük tarifeleri nedeniyle büyüme görünümünde belirsizliklerin sürdüğü belirtilerek, enflasyonun ise istikrarlı seyrettiği ifade edilmişti.
Güney Kore Merkez Bankasının para politikası kararı 23 Ekim Perşembe günü açıklanacak. Karara ilişkin tahminler henüz netleşmese de ağustos ayı tüketici enflasyonunun yıllık bazda yüzde 1,7 ile beklentilerin altında gerçeklemesi ve aylık bazda enflasyonun gerilemesi bankaya para politikasında ayarlama yapma alanı bırakıyor.
Öte yandan, diğer önemli merkez bankalarından olan Yeni Zelanda’da RBNZ’nin faiz kararı da yatırımcıların odağında bulunuyor. Para piyasalarındaki fiyatlamalarda bankanın 8 Ekim’de açıklanacak kararında 25 baz puan indirime gitmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Avrupa’da gözler ECB’nin faiz kararında
Avrupa’da ECB en son 11 Eylül’deki para politikası toplantısında 3 temel politika faizini sabit bırakırken, Avro Bölgesi’nde enflasyonun ECB’nin orta vadeli hedefi olan yüzde 2’ye yakın olması sebebiyle değiştirmeyeceği tahmin ediliyordu.
ECB faiz indirimlerine temmuz ayında ara vermeden önce bu sene 3 temel politika faizinde 100 baz puan indirime gitmişti. Ağustos ayına ilişkin tüketici enflasyonu yıllık bazda yüzde 2 ile beklentilerin altında gelmişti.
Banka yetkililerinden son dönemlerde alınan sinyaller para politikasında bir gevşemenin henüz olmayacağına işaret ederken, para piyasalarındaki fiyatlamalarda bankanın 30 Ekim’de alacağı para politikası kararında 3 temel politika faizini değiştirmemesi bekleniyor.
Öte yandan, bölgede Macaristan Merkez Bankası (MNB) ve Polonya Merkez Bankasının (NBP) kararlarının yanı sıra Rusya Merkez Bankasının (CBR), para politikası kararları da takip edilecek.
Yurt içinde yatırımcılar TCMB’nin faiz kararına odaklanacak
Yurt içi tarafındaysa eylülde politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 40,50’ye çeken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulunun (PPK) 23 Ekim’deki kararı, yurt içi piyasaların yönü üzerinde etkili olacak.
Eylül ayındaki politika metninde Kurulun ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan 43,5’e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41,5’ten 39’a indirdiği belirtilmişti.
Enflasyonun ana eğiliminin ağustos ayında yavaşladığı ifade edilen açıklamada, ikinci çeyrekte büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşirken nihai yurt içi talebin zayıf seyrini koruduğunun değerlendirildiği aktarılmıştı.
Analistler, bu ay açıklanacak faiz kararı ve politika metninden alınacak sinyallerin, yatırımcılar tarafından yakından takip edildiğini belirterek, açıklanacak enflasyon verilerinin ekonomi çevrelerinin odağında olduğunu söyledi.