ABD’de 3 Kasım’da yapılacak 59. başkanlık seçimi yaklaşıyor.
Tüm dünyada olduğu gibi ABD ekonomisi de Kovid-19 kriziyle mücadele ediyor ve mali paketin detayları, vergi düzenlemeleri ve uluslararası ticaret gibi konularda farklılaşan ekonomi politikaları nedeniyle hangi adayın kazanacağı tarihi bir önemde.
Trump mı Biden mı?
Bir yanda sık sık geleneksel diplomasi standartlarının dışında hareket eden mevcut Başkan Donald Trump, diğer yanda Obama döneminde başkan yardımcılığı görevini yürüten Demokrat aday Joe Biden…
Anketler Biden’ın yarışı önde götürdüğünü gösterse de yanılma payı dikkate alındığında rekabetin başa baş gittiği söylenebilir. Uzmanlar, 2016’daki seçimlerde anketlerin yanlış çıktığına işaret ederek Trump’ın hala kazanma ihtimalinin olduğunu belirtiyorlar.
Öyle ki, ABD’de başkanlık seçimlerinde en fazla oyu alan aday değil, en fazla delegeyi kazanan aday başkanlık koltuğuna oturuyor. Her eyalete farklı ağırlıklarla dağıtılmış toplam 538 delegenin yarısından 1 fazlasına ulaşan aday başkan olmaya hak kazanıyor.
Bir önceki seçimde Hillary Clinton’ın Trump’tan daha fazla oy almış olmasına karşın 304 delegeye ulaşarak Trump başkan olmuştu.
Peki, seçim sonucuna ilişkin olası senaryolar neler ve Türk piyasalarını nasıl etkiler?
“Piyasaların (Pandeminin ardından) “K” şeklinde bir canlanma fiyatladığını görüyoruz.” diyen İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, ABD ve Çin’in “K”nın yükselen bacağını, Avrupa ve Çin-dışı gelişmekte olan ülkelerin alçalan bacağı temsil ettiğini belirtti.
“Demokrat zaferi ihtimali Türkiye varlıkları üzerindeki baskıyı artırdı”
Gürleyen, Avrupa ekonomisine entegre Türkiye’nin “negatif ayrışan ülkeler” arasında yer almasına karşın, son dönemdeki zayıf performansında “Mavi Dalga” ihtimalinin de etkili olduğunu söyledi.
Mavi Dalga olarak anılan senaryoda Biden başkanlık koltuğuna otururken, Demokratlar da Senato’da çoğunluğu sağlıyorlar. Bu senaryonun genellikle gelişen ülkeleri desteklediğini, ancak mevcut fiyatlamalarla ülkeler arasında sert bir ayrışma yaşandığını belirten Gürleyen, sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
“Başkan Trump döneminde ağır yaptırımlara tabi olan Çin ve Meksika hisse senetleri Demokratların yarışta farkı açtığı son üç aylık dönemde yüzde 9 değer kazanırken, ABD yaptırımı ihtimalinin artacağından endişe edilen Rusya ve Türkiye yüzde 9 değer kaybediyor. Eşit ağırlıkla Çin ve Meksika’da uzun, Türkiye ve Rusya’da kısa pozisyon açan bir yatırımcı son üç ayda yüzde 20’ye yakın getiri sağladı.”
Gürleyen, Türkiye’nin zayıf Avrupa ekonomisine olan entegrasyonunun ve olası bir Demokrat zaferinde yaptırım ihtimalinin artmasının Türkiye varlıkları üzerindeki baskıyı artırdığının altını çizdi.
“Kötümser senaryo kısmen fiyatlara yansıdı”
İstanbul Portföy Yönetici Ortağı Tufan Deriner ise, Türkiye açısından Mavi Dalga’nın en kötümser senaryo olduğunu belirtmekle birlikte bu ihtimalin fiyatlara bir miktar yansıdığına dikkat çekiyor.
BloombergHT.com’a konuşan Deriner, “Biden son süreçte anketlerde hep önde gittiği için, bu senaryonun tam olarak olmasa da, fiyatlara yansıdığını düşünüyorum. Piyasalar, Biden’ın seçilmesi noktasında kesinlikle olumsuz bir tepki verecek ama bu tepki limitli olacaktır.” dedi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler açısından ancak ilk 6 ay sonunda daha net bir resim çizilebileceğini vurgulayan Deriner, Trump’ın seçilmesi ihtimaliyle ilgili olarak “Son 4 senede yaşadıklarımızın benzerlerini yaşayacağımızı düşünüyorum. Ancak yeni bir Trump döneminin, piyasalar üzerinde Biden’ın seçilmesi olasılığına göre daha pozitif bir etki yaratacağı kesin.” diyor.
Ancak Trump’ın Beyaz Saray’ı kazanamaması durumunda seçimin ardından tartışmalı bir süreç yaşanması ihtimali de var.
Böyle bir sonuç oluşması durumunda dünya piyasalarında ciddi bir çalkantı yaşanabileceği uyarısında bulunan Deriner, “Kısa vadede bizi en olumsuz etkileyecek senaryo olarak da bu belirsizlik olasılığını görüyorum. Dünya piyasaları bozulduğu takdirde piyasalar ve döviz kuru üzerinde ciddi baskı oluşacaktır.” dedi ve ekledi:
“Sonuç olarak seçim sonucu Trump ya da Biden olsun, belirsizlik oluşmadığı takdirde etkiler kısa vadeli ve limitli olacaktır. Ancak Biden’ın seçilmesi orta ve uzun vadede Türkiye açısından bir risk yaratacaktır ve bunun piyasalar üzerindeki olumsuz yansımalarını gelişmelere göre takip edebiliriz.”
“Mavi Dalga Türkiye piyasası üzerinde çok fazla bir negatif etki yaratmaz”
Biden zaferinin Türkiye piyasalarında fiyatlanmış olduğunu düşünen bir diğer isim Ata Yatırım Direktörü Cem Tözge.
“Türk piyasalarındaki etkilere bakacak olursak; Biden zaferinin Türk Lirası üzerinde baskı oluşturacağı uzun zamandır yabancı raporlarda yazılıp çizilmekte.” diyen Tözge, bu ihtimalin önemli ölçüde fiyatlanmış olduğunu, dolayısıyla Biden ile Mavi Dalga etkisinin Türkiye piyasası üzerinde çok fazla bir negatif etki yaratmasını beklemediğini dile getirdi.
Tözge’ye göre, küresel piyasalar için en olumlu görülen Mavi Dalga senaryosunda büyük bir mali destek paketi hızlıca yasalaşır, dolar değer kaybeder ve hisse senetleri ve emtiaya güçlü alım gelir. ABD’nin 10 yıl vadeli Hazine tahvili faizlerinde yüzde 1’e doğru bir yükseliş de şaşırtıcı olmaz.
Tözge “Küresel risk iştahı Türk varlıklarına olumlu yansıyabilir. Hisse senetlerinin seyrinde küresel Borsaların yönü belirleyici olacaktır.” diyor.
Piyasanın Trump ya da Biden fark etmeksizin bir tarafın kesin galibiyetini görmek istediğinin altını çizen Tözge, seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasının risk iştahını artırabileceğini söyledi.
Diğer bir senaryoda ise Biden başkanlık yarışında ipi göğüslüyor, ancak Cumhuriyetçiler Senato’daki gücünü koruyor.
Yani piyasanın sevmediği belirsizlik sürüyor…
Böyle bir durumun en olumsuz senaryo olacağını düşünen Tözge’ye göre bu, mali paket için sürenin uzaması anlamına geliyor. Bu senaryoda, risk iştahının tüm dünyada sert bir şekilde düşmesiyle Türk varlıklarında yüksek oynaklık ve negatif seyrin devamı görülebilecek.
Bazılarına göre küresel ekonomi için tarihi bir önem taşıyan seçimin ardından tüm sürecin olağan şekilde işlemesi durumunda, yeni başkan 20 Ocak’ta düzenlenecek yemin töreniyle görevine resmen başlayacak.
Kaynak: Bloomberg